Bay Bayan Yukarı Aşağı karakteri sokaklarda
Doğaçlama solo mim performans
Bu yıl Görünürlük-3 etkinliklerinde beni en çok etkileyen, Eda YAPANAR’ın son derece güzel rastlantıya açık bir şekilde tasarladığı ve kendine has var olan
özgün tarzıyla güçlenen performansında yarattığı karakterlerin sokaktan geçen insanları gülümsetecek ikililikleri ustaca taşıyarak, rastlantısal olarak tanıştığı her kişinin cinsiyetine göre değişen sürpriz bir temas üzerine kurulan güçlü ana fikrini besleyen
tiyatro, mim, edebiyat üçlemesiyle karşılaşmam oldu.
Sokak tiyatrosuyla İstanbul’un tanışmasında doğaçlama solo mim performans dalında güçlü öncü bir rolü olacağı kanısını taşıdığım bu eser, ders alması gereken seyircisine, yani bizlere çok şey katıyor ve aynı zamanda geldiği seviyesiyle de birazcık zorluyordu.
Artık performans sanatçılarının, garantili kapalı kapılar ve duvarlarla örtülü sahne ve salon dünyasından, hatta bunun paralı seçkin tüketicisi olan, özel denilebilecek ve gün geçtikçe kapitalist dünyanın zorlaştırdığı yaşam şartları yüzünden azalan seyircisinin tekelinden çıkarak, yine unutulmuşken rant kapılarının aralanmasıyla hatırlanan Galata gibi tarihi bir semtin sokaklarındaki görünürlüğüne de kavuşabilmesinin gerekliliğini, ciddi bir sanatçıdan beklenebilecek yalınlıkta yerel bir duruş olarakta yakalayabilen bu çalışma, zaten ara ara hissettiğimiz, ama alışkanlıklarımızdan vazgeçemediğimiz ve yetiştirilme tarzımızdaki altyapı kodlarının yeterli derecede olanaklı olamayışından ötürü yapmaya bir türlü cesaret edemediğimiz ve bu yüzden kolaylıkla unuttuğumuz sokak çalışmalarımıza da bir ilham kaynağı olacağa benziyor.
Eda YAPANAR çalışmalarının sokağa uyumlaştırılarak tasarlanabilirliğinin artık çok ötesine geçmiş deneyimi ile, mekan ve insanlarla ilişkilendirebildiği ve fantastik hayal gücü arka planıyla canlı bir dinamikte tutabildiği enerjisini, Galata çevresinde 45 dakika sokaklarda taşıyabilirliğinde, Cumhuriyet bayramında İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin 2,250 milyon YTL harcayarak vergilerimizle yapmaya rahatlıkla cüret edebildiği boğazdaki 15 dakikalık kutlamayı utandıracak samimiyette bir enerji düzeyinde (48,000 ’den de daha çok) havai fişeğin gönüllerimizde de sürekli atılışına tanık sayılır gibi olduk. Çünkü sanatçımızın varlığından yansıyan neşeli ve arkadaşça buluşmalarla karşılaşan sokağın sıradan seyircisinin yüzünde gerçek gülümsemeler uyanırken, ister istemez tatlı bir şekilde sanatın ironisine kapılınıyor ve bunun ötesinde, oluşan sinerjiden alınan güçle her yeni görünürlüğün içerisinde yepyeni kapılar aralayan, karşılıklı özgüvenin yükseldiği yaşamsal dinamiği yüksek bir çalışmayla karşılaşılıyordu.
Kendisini İstanbul sokaklarında daha çok izlemek isteyen semt sakinleri olacağını sanıyor, bu nedenle de O’na bu katkısından dolayı sonsuz teşekkürü bir borç biliyorum.