22 Haziran 2010 Salı

Sound Painting - Denis LEBLOND

Atölye – “Sound Painting” – Denis LEBLOND – France – February - 2010


Ses, beden ve hareket üzerinden orkestral yaratıcılığın ve karşılıklı eşliksel uyumun, pekişerek çoğalabilme olasılıklarına tanık olduğumuz bir grup çalışmasının içersinde bulunmuştuk.

Bu olasılıklara katkıda bulunma farkındalığının geliştiği anlarda, yer yer bireysel solo performanslarımızı da deneyimliyorduk.Yaratıcılığın en doruk anlarının, karşılıklı destekle
çoğalışında, grup enerjisinin önemi kendisini hissettiriyordu.

Çalışmanın alt yapısının iyi örüldüğüne böylece tanık olmuştuk. Halbuki baştan, biraz hiyerarşik dışsal bir yönetimin (yani kısaca şefin varlığı) kaçınılmaz belirleyiciliği, bu altyapının alışılageldik önemli bir unsuru gibi duruyordu.

Fakat sonra bu bilinen gerçekliğin, yine şefin izniyle aslında birazda karşılıklı insiyatifle aşılabilirliği kimilerince farkedilebildi. İşte, o zaman, eşilikli doğaçlamalar keşfedilmeye değer bir deneyim oldu.

Birden ilginç bir altyapıdan doğmuşcasına; gerçek bir performansın öncülünün ancak, içsel bir arayışla gerçeklenebilirliği yine kendiliğinden belirginleşmişti. Yine böylece, zaman zaman kolay unutulamayacak, eşsiz yaratımlarında önü açılmaya başlıyabiliyordu. Solo doğaçlamalarımız, grup tansiyonunu hissedebildiğimiz oranda kendini dışarıdan iyice belli ediyor, bu hazırlık tamamlandığında şef tarafından hızlıca fark edilmişliği sayesinde, basit ama oldukça şiirsel işaret dilli bir yönergeyle, ön plana çekiliyordu. Grup yer yer biraz daha solo ağırlıklı bir akışa geçirildiğinde, yine grubun da kaçınılmaz bir şekilde desteğini alabiliyor olduğunda, 10-15 dakikalara uzayabilen zaman dilimlerinde, kendini yavaşça çok rahat bir şekilde seyirciye de kabul ettirebiliyordu.

Yönergeler de, bu altyapıda, şefin kullandığı başka bir belirleyici araç olan komut dizgelerinden oluşuyordu, tabi. Bunlar sayesinde, akışının dinamikleri, doğaçlama değişebilen yönü, katmanlı partisyonel yapısının oluşması kolaylaşıyordu.

Kısaca çalışmanın, kendine özgü bir dili vardı ki, bu da sessiz, anlamlı ve basit hareketlerden oluşan öğrenilmesi kolay bir yapıydı.

İstersek, başka bir dünyanın içersine girmemizin ne kadar kolay olabileceğinin kanıtı gibi.

Teşekkürler.

İstanbul

2010/Haziran

Hiç yorum yok:

Blog Listem

Telif Hakları

cumhurkocalar@gmail.com İstanbul, Türkiye

Bu veb sitesinde yayımlanan yazılar bu sitedeki orijinal linki verilerek kaynak gösterilmek ve yazarının adı mutlaka belirtilmek kaydıyla, ayrıca bir izin almadan internet üzerinden elektronik ortamda kullanılabilir. Yazıların basılı ortamda kullanımı için yazar izni gereklidir.